Küreselleşen dünyamızdaki rekabet ortamında işletmeler, avantaj elde edebilmek için sürekli yeni yollar ve yöntemler araştırmaktadır. Bu yöntemlerden birisi de üretim maliyetlerini sektördeki rakiplere göre aşağılara çekebilmek ve böylelikle mal ve hizmetleri tüketiciye daha düşük ücret karşılığında sunabilmektir. Bunu sağlayabilmek ise öncelikle ürün ve hizmette ortaya çıkan maliyetleri net bir şekilde belirleyerek ücrete yansıtmakla mümkündür. Dolayısıyla geliştirilen maliyet sistemleri günümüzde artık neredeyse tüm firmalar tarafından tercih edilir hale gelmiştir. Bir maliyet sistemi, ilgili belgelere bağlı olarak maliyet türünü belirleme, maliyetleri olması gereken yerlerine yükleme, ortaya çıkarılan mal ya da hizmetin gerçek maliyetini tespit etme, kayıt altına alma, rapor tutma ve analiz etme gibi işlemlerinin toplamıdır. Yani maliyet sistemi, üretim üzerine gerçekleştirilen çalışmaların tamamını içine almaktadır. Bunun yanı sıra maliyet sistemi, örgüt içinde gerçekleşen iş ve işlemleri niteliksel ve niceliksel yönden takip etmeye yöneliktir.

Maliyet sistemi, finansal açıdan değerlendirildiğinde kurum iç bilgi sisteminin temeli konumundadır. Bu bakımdan şirket yönetimleri için maliyet yönetimi hayati değer taşımaktadır. Mal üretimi aşamasında karar alınırken, üretilen ürünün birim maliyeti belirlenirken ve kurumun başarı değeri ölçülürken maliyet sistemine mutlaka gerek duyulur. Ayrıca yönetim, ürünlerin fiyatları belirlenirken, üretim ile ilgili planlama yapılırken, organizasyonu planlarken ve bu işlemlerin maliyetlerini kontrol ederken, işçilik maliyeti tespit edilirken ve kar payları planlanırken maliyet sistemine başvurmaktadır.

Bir ürünün maliyeti direkt hammadde, direkt işçilik ve genel üretim giderlerinden oluşmaktadır. Direkt hammadde ve direkt işçilik giderleri ürüne yansıtılırken çok fazla problem yaşanmamaktadır. Ama genel üretim giderleri maliyetleme sistemleri açısından en kritik noktayı teşkil etmektedir.

Günümüz şartlarında ise stratejik yönetimin ön plana çıkmasıyla kalite, verimlilik, müşteri memnuniyeti gibi bazı performans ölçütleri önem kazanmıştır. Bu sebepten örgüt bünyesinde bu ölçütlerin doğru bir şekilde belirlenmesinde yararlanılacak maliyet bilgilerinin elde edilmesi klasik maliyet yöntemleriyle mümkün değildir. Diğer yandan son yıllarda önem kazanan süreç iyileştirme ve değişim mühendisliği alanları da çalışmaları için maliyet bilgileri konusunda daha hassas ölçümlere ihtiyaç duymaktadır.

1980’li yıllar itibariyle geleneksel maliyet sistemlerinin genel üretim giderlerinin tespit edilmesinde tam olarak doğru sonuçlar vermediği kanısı hakim olmaya başlamıştır. Bu durumun nedeni üretim maliyetlerinde zamanla işgücü yoğunluğunda yaşanan azalmadır. İşgücü yoğunluğundaki azalma ise sabit yatırım giderleri artması ve endirekt faaliyetlerin artmasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan gelişen bu durum maliyet kalemleri arasında yer alan yönetim giderlerine düşen payın da artmasına yol açmaktadır. Amerika’da Kaplan ve Cooper, faaliyet temelli maliyetleme kavramını ilk defa ortaya atmışlardır.

Faaliyet temelli maliyetleme, ürün ile genel üretim giderleri arasında yalnızca üretim hacmine bağlı kalmaksızın farklı düzeylerde doğrusal ilişki kuran bir maliyet ve yönetim anlayışıdır. Faaliyet tabanlı maliyetleme, faaliyete dayalı maliyetleme ve etkinliğe dayalı maliyetleme gibi isimlerle anılmaktadır. Kısaca faaliyetlerin, ürünlerin ve müşterilerin maliyet ve performanslarını ölçüm yöntemi şeklinde ifade edilebilir. Bu tip maliyetleme sistemi sayesinde işletmeler, rekabetçi yönlerini ilerletebilmekte ve katma değer oluşturan faaliyetlere daha iyi bir şekilde odaklanabilmektedir. Bu bakımdan faaliyet temelli maliyetleme sisteminin sağladığı yararlar şöyle sıralanabilir;

  • Mal ve hizmetlerde daha sağlıklı fiyatlandırmaya katkı sağlamıştır.
  • Üretim şartları ve süreci daha anlaşılır hale gelmiştir.
  • Yapılan faaliyetler net bir şekilde ortaya konulmuştur.
  • İşletme açısından daha doğru kararlar alınmasına katkı sağlamıştır.
  • Maliyetlerin tespiti konusundaki kararlarda kolaylık sağlamıştır.
  • Ürünlerde gerçek kâr payı ve ürün karmasının doğru şekilde belirlenmesine yardımcı olmuştur.

Faaliyet temelli maliyetleme sistemi birçok katkısının yanında birtakım eleştirilere de maruz kalmıştır. Bu açıdan ele alındığında ise dezavantajlar olarak şunlar sıralanabilir;

  • Yok olan beklentilerin yeniden doğmasına neden olmaktadır.
  • Bu sistemin kullanımı ve uygulanması aşamasında işletmeleri külfete sokmaktadır.
  • Sistemin sade ve anlaşılır olmaması, uygulanmasında zorluklar yaşatmaktadır

Sonuç olarak bugün artık firmalar dikey yönetim yerine yatay yönetimi tercih etmektedir. Faaliyet temelli maliyetleme de, bu yatay yönetim tarzına kolaylık sağlayan maliyet bilgisini ve operasyonel bilgiyi ortaya koymaktadır. Böylelikle firmalar en doğru bilgiyi elde ederek, rekabet ortamında yerini alabilme potansiyeline sahip olabilmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

CHEN, F.F., Activity-Based Approach to Justification of Advanced Factory Management Systems, Industrial Management and Data Systems, 96(2),17-24, (1996).

INNES, J., MİTCHELL, F., Activity Based Costing: A Review with Case Studies, Chartered Institute of Management Accountants, London, (1990).

JEANS, M., MORROW, M., The Practicalities of Using Activity-Based Costing, Management Accounting, 42-4, (1989).

ÖKER, F., Faaliyet Tabanlı Maliyetleme: Üretim ve Hizmet İşletmelerinde Uygulamalar, Literatür Yayınları, 32-37, İstanbul (2007).

TUNGA, A. T., Faaliyet Tabanlı Maliyetleme Sistemi ve Bir Uygulama,Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 13,47,(2005).