İnsan ile ilgili her konu için önemli olan insan doğası yönetimde de büyük öneme sahiptir. İnsan doğasının bilinmesinin yönetime de katkı sağlayacağı açıktır. Her şeyde olduğu gibi yönetimde de insan faktörünü dikkate almak gerekmektedir. Örgütleri insanların oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda insanı dikkate almadan atılacak adımların başarısızlıkla sonuçlanmasa bile istenen başarıyı getiremeyeceği rahatlıkla söylenebilir. A. Aydın’a (2014) göre bireyin nasıl yönetileceği ile insan doğasına ilişkin varsayımlar arasında ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle örgüt amaçlarını etkili ve verimli bir şekilde yerine getirebilmek için insanın doğasına uygun bir yönetim anlayışı belirlemek önem arz etmektedir.
Yönetimde insan doğasının iyi veya kötü olmasından çok verilen görevi yerine getirmesiyle ilgilenilmektedir. Çünkü yönetim, amaçların gerçekleştirilmesine odaklanmaktadır. A. Aydın’a (2014) göre örgütsel yaşamda insana bakış, örgütün verimliliğini etkilemektedir. Armstrong’a (2016) göre çoğu insanın motive edilmeye ihtiyacı vardır ve örgütün amaçlarını gerçekleştirmeye istek duymayan çalışanlar bir şekilde memnuniyetsizliğini yansıtmaktadır. Bu yüzden insanları, istenilen amaçları gerçekleştirecek yönde harekete geçirebilmek için bazı davranışların sergilenmesi gerekmektedir. Bu davranışlar da insan doğasına ilişkin görüşlere göre şekillenmektedir. Dolayısıyla insan doğasının bilinmesi, insanların görevlerini isteyerek yapmalarına katkı sağlamaktadır.
Yönetimin ilk zamanlarında insan doğasına ilişkin kötümser yaklaşımın kabul gördüğü dikkat çekmektedir (M. Aydın, 2014; Bursalıoğlu, 2010). İnsanın çıkarı için hareket eden bir doğaya sahip olduğu düşünüldüğü için (Sahlins, 2012) yöneticiler, insanları zor kullanarak çalıştırmıştır. İnsanların örgütün çıkarını değil, kendi çıkarını düşündüğü varsayılarak insanlardan yöneticilerin verdiği emirlerin itiraz edilmeden yerine getirilmesi beklenmiştir. Oysa Adler’in (2015) de belirttiği gibi insanların zorla itaat etmesi geçici bir durumdur. Bu yüzden zorlama ortadan kalktığında itaat de sona ermektedir.
İnsanın kötü bir doğaya sahip olduğu varsayımıyla hareket edilmesi; çalışanların da buna uygun hareket etmesi ile sonuçlanmıştır (Keskin vd., 2016). İnsanlar, kendilerine nasıl davranıldıysa öyle karşılık vermiştir. İnsana ilişkin kötümser yaklaşımın benimsenmesiyle gerçekten çalışanlar da buna uygun olarak kendi çıkarlarını düşündüklerini gösterecek şekilde hareket etmiş ve zorlama olmadığında çok fazla gayret göstermemiştir (Morgan, 1998). Oysa insanlar, kendilerine değer verildiğinde samimi bir şekilde iş birliği yapmakta ve örgüte daha fazla katkıda bulunmaktadırlar (Armstrong, 2016). Bu nedenle insan doğasının anlaşılmamasının yönetimde sorunlara yol açtığı görülmüş, kötümser yaklaşım yerine iyimser bir yaklaşım sergilenmeye başlanmıştır.
Yönetimde insan doğasına iyimser yaklaşılması, geleneksel yönetim anlayışıyla çok bağdaşmamaktadır. Bunda yönetimin bilimsel olarak incelenmesinin katkısı büyüktür. Yönetim biliminin doğuşundan sonra yapılan gözlemler ve incelemeler neticesinde geleneksel yönetim anlayışının değişmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Yönetimde insan doğasına ilişkin iyimser yaklaşımın kabul görmeye başlamasını da bu şekilde değerlendirmek mümkündür.
Yönetimde insana değer verilmesinin örgüt ve çalışanlar için olumlu sonuçları olmuştur (Bursalıoğlu, 2010). Çalışanlar kendilerine değer verildiğini hissederek örgüte daha çok katkıda bulunmuş, bunun sonucunda üretim artmıştır (M. Aydın, 2014). Diğer yandan herkesin iyi olduğu varsayılarak hareket edilmesi, ortaya çıkacak sorunların görmezden gelinmesine sebep olmuştur (Keskin vd., 2016). Bunun için insanların hem iyi hem de kötü olabileceklerinin göz önüne alınması gerekmiştir.
Örgütleri meydana getiren insanın doğasını göz ardı etmenin iyi bir yönetimi mümkün kılmayacağı açıktır. M. Aydın (2014) iyi bir yönetim için örgütsel gerçeklerin dikkate alınması gereği üzerinde durmuştur. Armstrong (2016), eğer insanlar yönetiliyorsa kesinlikle ortada bazı sorunların olabileceğini dile getirmektedir. Schopenhauer (2017), yöneticilerin sorunları tamamen ortadan kaldırmasının mümkün olamayacağını söylemiş, sorunları asgari düzeye indirebilmesini yöneticinin başarısı olarak görmüştür. Dolayısıyla insanın doğasını anlayarak insan doğasından kaynaklı sorunları azaltmak ve böylece daha iyi bir yönetime ulaşmak mümkün görünmektedir.
Tortop vd. (2012) her durumda ve her zaman geçerli olan yönetim ilkelerinin olmadığını belirtmektedir. Bu düşünceye, insan doğası göz önünde bulundurularak “her insan için geçerli olan yönetim ilkeleri de yoktur” eklemesi yapılabilir. Yönetim ilkelerinin her durumda ve her zaman geçerli olduğunu ileri süren ilk yönetim teorisyenlerinin (Robbins vd., 2013) insan doğasını tek yönüyle ele aldıkları görülmektedir. Oysa insanlar, birbirlerinden farklı özellikleri olan canlılardır (Schopenhauer, 2017). Bu farklılıklar nedeniyle Armstrong (2016), ideal örgütün mümkün olamayacağını söylemektedir. İnsanı bir “şey” olarak ele alabilmek mümkün olmadığı için (A. Aydın, 2014) bir işin yapılmasının en iyi yolu vardır fakat insan doğasının belirsizliği ve değişkenliği nedeniyle bir insana iş yaptırmanın en iyi yolunu söyleyebilmek her zaman mümkün değildir.
Yönetim Açısından İnsan Doğası Kaynakları
Adler, A. (2015). İnsan tabiatını tanıma (A. Yörükan, Çev.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Armstrong, M. (2016). Armstrong’s handbook of management and leadership for HR: Developing effective people skills for better leadership and management. London, Philadelphia, New Delhi: Kogan Page Publishers.
Aydın, A. (2014). Yaşadığımız dünya (Psikoloji, Sosyoloji, Siyaset Bilimi ve Felsefe üzerine denemeler). Ankara: Pegem Akademi.
Aydın, M. (2014). Eğitim yönetimi. Ankara: Gazi Kitabevi.
Bursalıoğlu, Z. (2010). Eğitim yönetiminde teori ve uygulama. Ankara: Pegem Akademi.
Keskin, H., Akgün, A. E. ve Koçoğlu, İ. (2016). Örgüt teorisi. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Morgan, G. (1998). Yönetim ve örgüt teorilerinde metafor (G. Bulut, Çev.). İstanbul: Mess Yayınları.
Robbins, S. P., Decenzo, D. A. ve Coulter, M. (2013). Yönetimin esasları (A. Öğüt, Çev. Ed.). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Sahlins, M. (2012). Batının insan doğası yanılsaması (E. Ayhan ve Z. Demirsü, Çev.). İstanbul: Bgst Yayınları.
Schopenhauer, A. (2017). İnsan doğası üzerine (E. Yıldırım, Çev.). İstanbul: Oda Yayınları.
Tortop, N., İsbir, E. G., Aykaç, B., Yayman, H. ve Özer, M. A. (2012). Yönetim bilimi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Siz de fikrinizi belirtin